24 Aralık 2009 Perşembe

evden inciler

geçenlerde,

bahadir: ya çevik bir ne biçim komutan ismi ...
konkit: çevik bir komutan ismi olmucaktı da robot ismimi olacaktı...
b: ....?

gibi bi diyalog geçti...
bunu derken muhtemelen konkitin aklından geçenler:

"...star wars R2, turkey çevik 1 neden olmasın gerçi, zaman uygun deil...bıdı bubı bidi"

çok hoşuma gitt işte ...

16 Aralık 2009 Çarşamba

bu dünya, öbür dünya


ölümlüsün boy boy,
içme, deme habire "koy koy",
biz ineksek tanrı bir kovboy,
öbür tarafta ızgara boy boy...
.
anlamadın, bakıyon toy toy,
korkma bu dünyada üzmez seni kovboy,
kötü inekten, cahil buzağıdan kork boy boy,
seni üzecek olan onlardan çıkacaktır....
.

14 Aralık 2009 Pazartesi

kısa kısa


medya:
saba tümer le nihat genç beraber program yapsalar, ya da evlenseler...birbirlerine iyi gelseler...boy boy çocukları olsa...boy boy...
.
magazin:
okan bayülgenle serdar ortaç aleni bir şekilde birbirlerine yazıyo olsalar, biz anlamıyo olsak...
.
doğa:
cinsiyetsiz bir insan ırkı çıksa... temiz bir dünya, küresel ısınma, koruma vs. adına onun soyunu korumaya çalışsak, çoğaltmaya çalışsak falan...ırk otomatikman intihar etse...bizde anlasak korumak için zarar vermememiz yeterli...
.
dünya:
kendi ırkından çocuk yapmak yasak olsa, 40 seneye arı ırk kalmasa...oh ne güzel olsa, herkes akraba olsa, dünya barışı sağlansa...
(sonrası yine kötü tabi..akrabayla iş yapılmaz, ekonomik kriz falan)
.
ben:
işten çok bunalmamış olsam..sabaha kadar buralarda atıp tutsam...ama şimdi çalışmaya devam etsem de iyi olsa...evet...

5 Aralık 2009 Cumartesi

türk insanı

türk insanı türk lirası gibidir,
- içinde atatürk yoksa sahtedir...
- bir araya toplanması zor, dağılması kolaydır...
- zaman zaman "yeni" lensede içi hep muhafazakardır...
- türkiyede değerlidir, avrupada geçmez...
- yeri gelir milyon tanesi beş para etmezken, bazen bir tanesi dünyaları alır...

16 Kasım 2009 Pazartesi

akşam neşesi

erdeği bilmiyorum ama gerdek fuhuş yuvası olmuş diyorlar...

12 Kasım 2009 Perşembe

pekuysal

çok sevdiğimiz dedelerimiz bir zamanlar nüfus müdürlüğüne çağrıldı...soyisim seçmeleri istendi...
.
soy ismi...sorumluluğa bakınız...soyunuzun ismi...sizden sonra gelen herkesle kuracağınız tek bağ belkide...
.
nitekim bu ciddi karar o zamanın insanlarını pek germiyor nedense...ya da benim çevremde gördüğüm o....
.
örneğin sevgili dedem faik'in soy isim alma hikayesi:

"selam, ben soyisim almaya geldim"
"merhaba, ne olsun istersiniz?
"yılmaz olsun"
"amca bugün yılmaz alan çok oldu, başka bişey verelim size"
"yılmazlar olsun o zaman"
"tamam, isim neydi?....
.
nası!...sabahlara kadar düşünmüş gibi değil mi?
her dede bizimki gibi değil tabiki...birde orjinal fikirli dedelerimiz var...

"pekuysal"

...yahu ne kadar naif efendi bir insanın icadıdır bu...uysal hemde pek...bir de savaştan yeni çıkılmış o dönemlerin delikanlı ortamlarında nasıl karşılanmıştır bu durum...
tanımak isterdim ben böyle bi adamı...


gerçi bugün bana gelseler soyisim seç deseler ne derim bilemiyorum...ya da ilk geleni söyliyim..."üçbin" olabilir mesela...teknolojik, geleceğe umutla bakan bir soyisim...

hem yarın öbür gün komple globalleştiğimizde olur ya hepimize bir ID vermeleri gerektiğinde torun tombalak rahat eder...

"ne verelim amca"
"üçbin olsun"...
"üçbin alan çok oldu bugün"
"üçbinbir olsun o zaman"
"tamam, isim neydi"...

9 Kasım 2009 Pazartesi

7 Kasım 2009 Cumartesi

resmi daire şarkısı

üsküdara gider iken aldı da bir yağmur *2
katibimin setresi uzun eteği çamur *2
katip uykudan uyanmış gözleri mahmur *2
katip benim ben katibin el me karışır *2
katibime kolalı da gömlek ne çok yakışır *2

üsküdara gideriken bir mendil buldum *2
mendilimin içine lokum doldurdum *2
katibimi arar iken yanımda buldum "?" *2
katip benim ben katibin el me karışır *2
katibime kolalı da gömlek ne çok yakışır *2

...
nihavent makamında güzel mi güzel bir eserimiz...yalnız,
.
1- yahu biz eseri neden envai çeşit resmi dairemize, asansörde, yemek salonunda dinleyip duruyoruz...sözlere bak..."katibin gözleri mahmur, mendilimin içine lokum doldurdum, katip benim bende onun.." falan...bu ortamlara daha uygun daha az seksli başka bir şarkımız yok mu bizim??

ne bileyim daha kronikleşmiş halk türküleri mevcut... daha halkçı olmalı, belkide daha milliyetçi, hürriyetçi vs...
.

2- başka şarkı yokmuş gibi birde okullarda teneffüs aralarının vazgeçilmez şarkısı kendisi...

dağ başını duman almışa ne oldu...katip ne abi...
.
3- sevgili bestekarımız emin şenyer ailesi bu şarkımızdan her türlü nemalanıyo mu...bunu da merak ediyorum hani...bahadır şenyer olsam köşe olmuştum gibime geliyo...
.
4-neyse detaylara gelirsek,


bu mudur abi devlet...

devleti göremiyoruz gerçi..belki de budur...

6 Kasım 2009 Cuma

pastoral çalışma

adnan izmirli bir biolog,
bir dağ köyünde yaşamakta, deneyler yapmakta...
amacı açlığa çözüm bulmakta,
fotosentez yapan adam olmakta...

selim izmirli bir köylü,
aynı köyde yaşamakta, odunculuk yapmakta,
amacı sürünmeden yaşamakta,
odun kesip satmakta...

adnan usulü bulmakta,
artık fotosentez yapmakta,
kendini bitki sanmakta,
psikoloji fena kaymakta...

selim adnanı bulmakta,
adnan toprağa girmekte,
"anow kimsin sen?" demekte,
donlar gübre dolmakta,
adnan tebessüm etmekte,
gübre hoşuna gitmekte,
selim uzaklara dalmakta,
gübre paçadan akmakta...

karaoğlan hikayeyi kesmekte,
biticek gibi değil bu demekte,
çakmağı eline almakta,
bi sigara daha yakmakta.....

fin...

5 Kasım 2009 Perşembe

ufolular da insan

onlarda çukulata sever
gel, ne olursan ol yine gel
kaderinde ne varsa çeker
gel ne olursan ol yine gel

soyut çalışma

kız babası erkek babası nerde bunun anası

31 Ekim 2009 Cumartesi

bir bukle mimari

kadirli belediye binası ve kültür merkezi projemiz...
.
ana yoldan giriş cephesi görünümü...beyaz kısım belediye, siyah olan başkanlık...
.

avlu...binayı yarıp geçen yaya aksı...
.
nehirden arka cephe görünümü...
.
yan cephe...
.belediye ve avlu kesit perspektif...

29 Ekim 2009 Perşembe

alternatif sinema

harika bir sinema filmi yakında vizyona girse...

adı ingilizce "the sewing lover" olsa..

türkçeye "ölümüne dikmek" olarak çevrilse...

konusu kocasını aşırı seven ve kıskanan bir kadının kocası tarafından kendi sırtına diktirilmesi olsa...

öyle bir ceza olsa ki bu kadına, kadın sevdiğiyle hem sürekli beraber olsa, hemde yüzünü hiç bir zaman göremese, dokunamasa...

sevgi mi intikam mı bu belli olmasa...

sonunda aynı kanı, aynı kalbi aynı beyni kullanmaya başlamaları...ölümsüz aşk ve bütünleşme...


afişide şöle bişi olsa mesela...

talat ata ip atlat

biricik yeğenim ege 1 sınıfta şu anda bunu okumaya çalışıyor..."talat ata ip atlat"

alilere ayşelere ne oldu a dostlar...talat kim?...at...ip...
ali top atıverseydi işte...

artı çocuk talat demekte zorlanmakta..telat veya talat okumaya çalışan biri için çok ağır değil mi?...sonrasında "yedi genç zenci bir zencirde ip atlıyor" demeye çalıştırabilirler...



temsili talatla at

21 Ekim 2009 Çarşamba

nostaljik

-80lerdeki parizyen müjde reklamındaki baş kadının zenci olması ve zenci bi boyacının dans etmesinin sebebini neden araştırmadık...

-bombibom sakız reklamı ardından konkit "kavunlusu çok güzeldi" dedi...
youtube videosu 1. yorumda: "muzlusu manyaktı, hep yutardım" demiş bir vatandaş....neymiş arkadaş bu sakız yaa

-ilk çokoprens reklamlarının birinde hababam sınıfından dombili oynuyor...amma eskiymiş...şaşırtıyor...


17 Ekim 2009 Cumartesi

her kapıyı açar

elhamdülillal liberal demokratım

6 Ekim 2009 Salı

dinn

en sevimli dini söylem hangisidir?



-baykal, "hayırlı olsun " (çarşaflı ablalara rozet takarken)

-napolyon, "din, sıradan insanları sessiz tutmak için mükemmel bir alet"





3 Ekim 2009 Cumartesi

hakkı yeşilay

bu yandaki hakkı kimdir diye sorarsanız,
buyrun hikayesi okuyanız...


konkitle bi restorandayız sene 2006...
önümüzde balık, elimde rakı...

sahilde bi adam dikkatimi çekti...
nedendir bilinmez içimi deşti...

taaa plajın ucunda oturuyor...
başı önde, öle denize doğru düşünüyor...

"konkit bu adamın büyük bir derdi var"...dedim
"ben bi yanına gideyim"

gittim, "oturayım mı abi" dedim...buyur etti, oturdum...
"sana bakıyorum bayadır, nedir abi sıkıntın?" diye sordum


"benim bi hayalim vardı" dedi..."denizi olan bir yerde yaşamak"...
"böyle oturmak, denize karşı keyif yapmak"...


"ne güzel işte" dedim..."güneş batıyor, deniz, sahil, radyo, bira, "...
"nedendir bu hüzün beya?"

"elezığlıyım ben aslında" dedi... "oldu bi kan davası"
"kaçmak zorunda kaldık, eşi dostu evi oralarda bıraktık"


"taş bir evim vardı tahta kapılı, kışın çok soğuk olurdu"...
"mutluyduk ama bulamazsakta yakacak odunu"...


"gözümde tütüyor hepsi, bi dönebilsem, girebilsem o tahta kapıdan"
"istemiyorum başka birşey allahtan"...


susup kaldım bir süre...ne biçim şeydir bu töre...
ama asıl dert töreden de öte...


hayaller boş işte çoğu zaman,
eş dost muhabbet gerçek olan...

taş bir evin olacak, ama gerçekten senin olacak,
evde neşen huzurun eksik olmayacak...


velhasıl berkelam ayaküstü hayat dersi aldık Hakkı Yeşilay abiden...
hikayesi derinden üzüyor insanı sahiden...

"yeşilay soyadlı başka kimse yok buralarda" dedi, "sorsan gösterirler evimi"
"gelirsen uğra bir daha, misafir edeyim seni"

memleketim insanı samimiyeti...
kavga etmeyelim, böldürmeyelim arkadaşlar bizi...

dedim "bi fotoraf çekelim meşhur edeyim seni"
neşelendirdim kendisini..

gölge oyunu

"karagöz ve hacivat kardeşlerimizi huşu ile anıyoruz"

2 Ekim 2009 Cuma

şaşı bakmadan şaşır

çok entresan birşey... kelimelerin ilk ve son hrfaelirni bu şkdeile sbait ttuup dğierelirni dğeiştiirncne hlaa ounkaiblioyr...

isann byeni bir aaciyp çlaışıoyr a dostlar...

11 Eylül 2009 Cuma

sağlıklı olmak için

"ayağını sıcak tut, kafanı serin,
kendine bir iş bul, düşünme derin..."

ne güzel söylemiş lokman.

7 Eylül 2009 Pazartesi

mimari keyif

denizli hükümet konağı proje yarışmasında ödül kazandık...ofiste bir bahar havası...ne mutlu...

21 Temmuz 2009 Salı

ukraynalıyım desem yeridir

neden mi? çünkü dedem ukraynalı...heh...

ya eski insanların nasıl bi yaşantısı vardı...sen bugünkü ukraynada doğ, oradan kaç romanyaya , olmadı türkiyeye gideyim...nası bi macera bu arkadaş...savaş-kıtlık-ölüm korkusu-çamurlu bitmeyen yollar...of...

kendimiz için benzer bir rota çizelim...türkiyede doğ, aa burası karıştı, suriyeye ineyim, yok burada bozuk kongoya gideyim... oldu!

...ben eskiden duygulanırdım zülfünün "doğdukları yerde ölenler" adlı şiirini dinlerken...hatırlarmısınız...

"tozlu yolda iki sıralı kahveler
öyle sakin kıpırtısız
otobüsü süzerler
doğdukları yerde ölenler"

"güneş birden devrilir gider
ve geceleri titrer fenerler
hiç şikayet etmezler
doğdukları yerde ölenler"

ne huzurlu hakkaten düşününce böle bir hayat, bir yerde de yanında akan hayata öle bakar kalırsın işte...

günler geçer düşünürsün bunları...en büyük maceran bi büyüğü içmek olur...



  • dedemin rota
  • benim rota

pavarotti

selam sevgi dostları...michael öldü diye hepiniz zar zar ağladınız dimi...oysa ki çok kısa bir süre önce çok sevdiğimiz pavarotti öldü...umrunuzda olmadı...oysa ki o evimizin bülbülüydü, 71 yaşına rağmen on numara bi sanatçı idi...

videomuz bir düet...izleyin, dinleyin duygulanın...ne diyim...

.

19 Temmuz 2009 Pazar

haberler

  • 1. sayfa: konkit is back home...
  • iş dünyası: dün bi müşterimiz aradı... "bi mahsuru yoksa perşembe öğleden sonra irana gidelim" dedi... peki dedim... hayırlısı...

  • sağlık: sigaraya başladım galiba...

  • müzik: akşam saatleri balkonda oturmaktayım... "tatlıses" ten hasret kaldım çalıyor... içselleşerek dinledim... hakkaten adamın sesi süper... hatta arasıra çıkan temiz bi sesi var ki "istese türk sanat müziği söyler bu adam" dedirtiyor... ayrıca şarkının biyerinde "nitekhim" diyor sanıyordum... sanırsam "ve tek" diyor... şaşırdım...(bi de doğuculuğu alet etmese müziğine)

  • dini: bugün kandilmiş...

  • finans: "temel bigün kıssadan hisse almış... kaybedince keşke toyotasa dan alsaydım demiş"...oahah

  • günün özlü sözü: "second is the first of the losers"

  • yerel: çapraz binaya almanlar taşındı... "das ist ein radiergummi" demeyi iple çekmekteyim...(almanca mamafi demeyi de bilmek isterdim)

  • spor: sporu bıraktım galiba...

  • ve günün karikatürü: yaşlanınca ne olabilirim!

13 Temmuz 2009 Pazartesi

hazar

coşkuyla indim deniz kenarına...bakmak, dalmak istedim...yok...

kıyıya baktım...uzaklara dalmak istedim...yok...

son defa denize baksam mı...yok...

hiç bişey yok...

gökyüzünde mavilik bile yok...


renk olmayan dünyada hayat yok...

9 Temmuz 2009 Perşembe

hayat

-eleman 1: abi duydunuz mu barışa minibüs çarpmış...
-eleman 2: yapma ya... noolmuş abi iyi mi? bişeyi var mı?
-e1: bütün kemikleri kırılmış abi... kafatasında falan çatlak var diyolar...
-e2: of abi yaa... nerdeymiş gidelim abi... hay allam yaa...


5 yıl sonrası..........bi olasılık -e1: lan olum bu herife minibüs yağlamıştı lan...muhahha...
-e2: hakkaten lan... şöföre yazmak için mi attın lan kendini önüne....
-e3: camdan kucağa geliverirmiş... muahaha...
-barış: hassettirin len..................herifin gözleri çok güzeldi lan hakketten...
-e1-e2-e3-barış: muhahahaa.....


5 yıl sonrası...............bi başka olasılık
-e1: 5 sene oldu ya... hey gidi...
-e2: süper adamdı abi...zaten iyiler hep erken gidiyor...
-e1: (yukarıya bakarak) barışa içelim . . .
-e2: benimki bitti abi, gidip alayım...
.
-------------------------------------------O-----------------------------------------
.
x-ne odun adamsın bahadır... hayat çok komplike bişi... bence hayat //
b-lafını unutma, wc ye kadar gidiyorum...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

hımm

insanın herşeyi bilmesine gerek yoktur aslında, çoğu zaman haddini bilmesi mutluluğu için yeterlidir ...

2 Temmuz 2009 Perşembe

tv de

soru kübü adlı mükemmel yarışmayı seyrediyoruz.
soru: cervantes adlı yazarın yeldeğirmenleriyle savaşan kahramanının adı nedir?
yarışmacı 1: polyanna...................dııtttttt....yanlış cevap.
yarışmacı 2: heidi diyicem ama emin değilim cevap vermiycem.....

sunucunun sürekli "tik tak taaak, zaman daralıyor demesi de cabası...

karıma yarışmanın adı "zeka kübü" olsaymış dedim...oda "cahil cesareti" olsun bence dedi...katıldım...

29 Haziran 2009 Pazartesi

hayvanlar alemi


"DHA - ANTALYA - Konyaaltı sahilinde sabah yürüyüş yapan bir kadına tecavüz girişimi, kadın derneklerini ayağa kaldırdı. H.K., cuma yürüyüş yaparken bir gencin tacizine uğradı. 44 yaşındaki H.K., kendisini kayalıklara doğru sürükleyen saldırgandan zor kurtuldu. H.K.'nın da üye olduğu Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi üyeleri, dün Konyaaltı Varyantı'nda basın açıklaması yaparak 'güvenlik' istedi."

28 Haziran 2009 Pazar

ben herşeye üzülürün...

  • entel, havalı bir düğün... bay wc de ergenlik kıvamında bir oğlan saçlarını düzeltip duruyor...ben 2 dakika kadar kalıp gidiyorum...o hala aynada...oğlan folklorcu, üzerinde bursa efesi kıyafeti, bi kılıç kalkanı eksik...bir kız beğendi kesin kesecek, bakacak ne olacaksa artık saçlarının çok düzgün olması lazım diye düşünüyorum...çok heyecanlı gözüküyor...üzülüyorum onun için...

-biz büyüdükte nooldu peki...geçen yıllarıma üzülürün...

---
  • spor salonunda set arası gezinmekteyim...bir abla görüyorum yaşı 45 civarı...1 20 boylarında mavi gözlü ve gözlüklü...bir hastalık geçirmiş küçükken büyük ihtimal, kısa olmasının yanında bükülü de duruyor...basma giymiş, belli ki orada hizmetli...işi çok olmasa gerek, aramıza giriyor...aletler arasında geziniyor...yüzünde mahsun bi tebessüm sürekli...kadın olarak ne düşünüyor bu delikanlılar hakkında diye düşünüyorum...elde etmek istiyor mu acaba özeniyor mu falan diye..."istesede olmayacağı için kesin istemiyor gibi davranmıştır senelerdir" diyorum kendi kendime...belkide çoktan aşmıştır böyle şeyleri...acıyorum yinede ben, özürlü yaşama lanet olsun diyorum içimden...

- peki ya insan olarak ne düşünüyor...kendisi yürüyebildiğine şükrederken, "nedir bu hırs, ne bu güçlenme, insanlıktan çıkma isteği" diye düşünmüyor mu hakkımızda...

- belkide akşam yapacağı kurufasulyeyi düşünüyordur...

26 Haziran 2009 Cuma

iki tablo, bir hayat

"the creation of adam"

"hoşgeldin adam"

21 Haziran 2009 Pazar

zevkle dinlemiyorum köşesi: sevil öztatlı

insan beyni daha dinlemeye hazır değil bence ama
bi kere dinlemekten bi zarar gelmez diyenler için...

18 Haziran 2009 Perşembe

bu georgelar boy boy...


bu adam kim sizce...berkay çocuk deyince aklıma geldi ... küçükken bi boy george vardı hatırlar mısınız bilmem...noldu dedim kendi kendime... aha bu yukardaki olmuş...

17 Haziran 2009 Çarşamba

cam su halü dön yan aaa!!


oto yıkama esnasında sol ön ve arka tekerlerim havalandı...şaşkınlık içinde nöoluyo yaa demeye kalmadan farkettim ki bir göz aldanması...
sular camdan aşağıya akarken bi an için suyun durduğunu arabanın yan döndüğünü düşünmüşüm...vapur iskele muhabbeti gibi...
farkettikten sonra bir daha kendimi resetleyerek yaptım oldu...halüsünasyon gibi...yoksa?

16 Haziran 2009 Salı

16 haziran şakası


girerken giresun yazayda çıkarken niye çıkesun yazmiy....

15 Haziran 2009 Pazartesi

rocky yeşilçamda

rocky ünvan maçını kaybetmiş yine parasız pulsuz kalmıştır...adrianla bi restoranda çalışmaya başlarlar...

14 Haziran 2009 Pazar

hayvanlar alemi: boz ala boz başlıklı kekere mekere hayvanı

sevgili zeki mürenin bahsettiği hayvanı bizim bahçede gördük...meğerse o da bursalıymış...biraz muhabbet ettik...soyunun tükenmekte olduğunu ve yerel yönetimlerin önlem alması gerektiğini söyledi...pek sevimli öle değil mi a dostlar...

orjinal video için :

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/580/sanat-gunesimizden-tekerleme

12 Haziran 2009 Cuma

aşkı memnu köşesi

adnan çok düzgün bi adamdır...ama sübyancıdır aslen...
behlül düzgün bi adamdır...ama ensesti sever, şerefsizdir baya...
bihter iyi eğitimli hoş bi bayandır...şehvet budalasıdır ama...
firdev tam bir hamfendidir...ama özünde adi hayvanın biridir...ihanet, yalan, şantaj her yol vardır...
matmazel on numara bi insandır...ama kendine çocuklarını emanet eden bayanın kocasında gözü vardır...
nihal saf bir temiz bir kızcağazdır...ensesti o da sever...
bülent iyi bi çocuktur...ilerde şerefsizin biri olması an meselesidir...
beşir pırtanta gibi bir delikanlıdır...patronun kızına vurgun, hafifte sübyancıdır...

insanlar çeşit çeşit sevgili dostlar...

2 Haziran 2009 Salı

severek dinliyorum: mostly autumn

"mostly autumn" ne güzel bir laf düşününce..."kasımda aşk başkadır" bu isimlede çekilebilirdi mesela...neyse, aslında sevecen bir ingiliz folk grubumuz...jethro tull gibiler çoğunlukla, az birşey de pink floyd sıkışmış müziklerine...flüt, uzun uzun jazz organ, uzun uzun boğuk tonlu solo gitar, duru bir vokal, eskilerden nakaratlar...farkları, bu çocuklar 90larda başlamış 70 müziği yapmaya...içleri romantik, dışları 70ler...maziye niyazi demeyenler için...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

mini macera: mini şamil

lütfünün canı pek sıkkınmış...gideyim bi hocaya okutayım da sıkıntım geçsin diye düşünmüş, şeyh şamilin evinin yolunu tutmuş...
az bi beklemeden sonra sıra lütfüye gelmiş...
şeyh "ne şikayetin var evladım" demiş...lütfü "çok sıkılıyorum be hocam, çok sıkılıyorum" diyip boynunu bükmüş...
şeyh düşünmüş "gel evladım mini şamille oyna biraz bişeyin kalmaz" demiş...
lütfü sinirle "hoca" demiş "koskoca şeyhsin hiç yakışıyo mu sana tutturmak!!" demiş...
şeyh gülerek cevap vermiş " ya tutarsan!!"
"siz de tutmayın sevgili okurlar, inanmayın böle şeylere"
"ayrıca ufkumuzu açan nasrettine teşekkürker"

29 Mayıs 2009 Cuma

inan

-kendine inanmayan, kimseye inanmaz-
-kimseye inanmayan insan yalnızdır-
-"yalnız insan" olmasada olur-
-farketmem varlığını yokluğunu-

24 Mayıs 2009 Pazar

buhran


buhran var atamıyorum,
nedendir anlamıyorum,
eğleniyo gibi oluyorum,
içim sıkılıyor anlamıyorum...

21 Mayıs 2009 Perşembe

sıla

istanbulu özlemişim arkadaş yaa...

15 Mayıs 2009 Cuma

award


"I dedicate this fotograph to my beautiful and lonely konkit at home, which I love passionately."

9 Mayıs 2009 Cumartesi

tolga yazan kaymak hoca

"sabahtan beri 'padişahım çok yaşa' sesleriyle sultanahmet yıkılıyor" dedi yaver...
"muhammediye ciddeyide düşürmüş, asker bayram yapıyor"diye ekledi...

vatansever fırkateyni baş müfettişi köstil efendi gururlandı...onca yıl bu vatana hizmet vermiş, nice nişanlara vakıf olmuş ama hiç bi zaman bu kadar göğüsleri kabarmamıştı...bu projenin baş mimarıydı o...

"ahhh ah" diye iç çekti köstil efendi...mutluluğu hüzne dönüşmüş gözleri dolmuştu...yavaş adımlarla iskemleye oturdu başını eğdi...

şaşıran yaver anlam veremedi bu hüzne...sessizce:

"hayırdır efendim, niye üzüldünüz"

yaverin gıyabetini toyluğuna veren köstil efendi:

"tolga yazan kaymak hocayı tanırmısın?"

"bilemedim efendim, kimdir?"

"ah çocuk" dedi köstil efendi iç çekerek..."anlatayımda öğren o zaman"
yaver yavaşça masaya yaklaştı...kafasıyla onay alarak iskemleye oturdu...köstil efendi sakallarını okşayarak:


"sene 1758, sonbahar...padişah hazretleri benden ordu için yeni bir vesika yaratmamı emretmiş idi...yıllar boyunca yapılan çalışmaların faydasız kaldığını bildiğim için kellemin gideceğinden emindim...ordu hep kötüye gidiyordu...günlerden bir gün yine umutsuzluğumun sellerinde boğulurken gevur abbiatinin tavernasında kaymak hoca ile karşılaştım...neşeli tavırları ve hayata bakışıyla hemen hayatıma girmişti..."

yaver öksürdü...bi an duraksayan köstil efendi:

"neyse açtım sıkıntımı kendisine...orduya yenilik getirmem lazım, yoksa 5 vakte kadar kellem yuvarlanacak dedim...sadece güldü...şarabını dikti ve "gel kardeşim" dedi, "senin ilacın bende"...aldı beni karaköye götürdü...ordaki esnaf eşrafından hoşlanmazdım ama yinede gittim...dehliz gibi bi yere soktu beni..."çıkar" dedi içeriye gitti...korktum tabii...karanlıktı...çıkardım peştemalı çırılçıplak kaldım..."

"eee sonra" dedi yaver şuursuzca...

"hösst" dedi köstil efendi...

"affedin efendim" diyerek ezikledi yaver hemen...sakallarını kaşıyan köstil efendi devam etti:

"höösst dedi bana kaymak hoca...meğerse sadece fesi çıkarmamı istemiş....giyindim hemen tabe ..he he....neyse elinde kocaman bi tolga vardı..."bak bakalım" dedi..."sizin tolgalardan farkını anlayabilecekmisin?" ...aldım kafama taktım aynada baktım...anovv o da ne..."

"nedir" dedi yaver merakla.... köstil efendi:

"maşallah" dedi köstil efendi..."maşallah yazıyodu tolganın üstünde...o anda şimşekler çaktı kafamda..askerin motivasyonu için mi dedim...evet dedi kaymak hoca...o günden sonra çok sayıda üstünde askeri savaşta cesaretlendirecek, gittiği yolları, aştığı dağları yorulmadan geçeceği, laflar bulduk kaymak hocayla..o da padişaha sunacağımız tolgaların yazılarını yazdı..."

suskunluk oldu...köstil efendi başını eğdi:

"selvi boylum al yazmalım, rampada geçme beni düzlükte düzerim seni, tek rakibim ohy, aşkın bir sabun ise köpürt beni pakize, şoförün bahtı kara muavinin gönlü yara.. ve daha niceleri...."

"vay anam" dedi yaver..."demek projeyi kaymak hoca buldu"

"yaa" dedi köstil efendi üzüntüyle..."ortağımdı o benim"

"peki ne oldu tolga yazan kaymak hocaya?" diye sordu yaver...

"midesine pek düşkündü kaymak, bi gün iddaa üzerine 5 posta yağlama yiyip mide fasatından rahmetli oldu" dedi köstil efendi...masaya kapandı...

sözün bittiği andı...yaver yerinden kalktı ve sessizce odadan çıktı...
---
yaverin çıkmasıyla köstil efendinin gözyaşları yerini gülümsemeye bıraktı..."5 posta yağlama yenir mi be kaymak...ah kaymak ahhhhh..." dedi içinden...