3 Ekim 2009 Cumartesi

hakkı yeşilay

bu yandaki hakkı kimdir diye sorarsanız,
buyrun hikayesi okuyanız...


konkitle bi restorandayız sene 2006...
önümüzde balık, elimde rakı...

sahilde bi adam dikkatimi çekti...
nedendir bilinmez içimi deşti...

taaa plajın ucunda oturuyor...
başı önde, öle denize doğru düşünüyor...

"konkit bu adamın büyük bir derdi var"...dedim
"ben bi yanına gideyim"

gittim, "oturayım mı abi" dedim...buyur etti, oturdum...
"sana bakıyorum bayadır, nedir abi sıkıntın?" diye sordum


"benim bi hayalim vardı" dedi..."denizi olan bir yerde yaşamak"...
"böyle oturmak, denize karşı keyif yapmak"...


"ne güzel işte" dedim..."güneş batıyor, deniz, sahil, radyo, bira, "...
"nedendir bu hüzün beya?"

"elezığlıyım ben aslında" dedi... "oldu bi kan davası"
"kaçmak zorunda kaldık, eşi dostu evi oralarda bıraktık"


"taş bir evim vardı tahta kapılı, kışın çok soğuk olurdu"...
"mutluyduk ama bulamazsakta yakacak odunu"...


"gözümde tütüyor hepsi, bi dönebilsem, girebilsem o tahta kapıdan"
"istemiyorum başka birşey allahtan"...


susup kaldım bir süre...ne biçim şeydir bu töre...
ama asıl dert töreden de öte...


hayaller boş işte çoğu zaman,
eş dost muhabbet gerçek olan...

taş bir evin olacak, ama gerçekten senin olacak,
evde neşen huzurun eksik olmayacak...


velhasıl berkelam ayaküstü hayat dersi aldık Hakkı Yeşilay abiden...
hikayesi derinden üzüyor insanı sahiden...

"yeşilay soyadlı başka kimse yok buralarda" dedi, "sorsan gösterirler evimi"
"gelirsen uğra bir daha, misafir edeyim seni"

memleketim insanı samimiyeti...
kavga etmeyelim, böldürmeyelim arkadaşlar bizi...

dedim "bi fotoraf çekelim meşhur edeyim seni"
neşelendirdim kendisini..

2 yorum:

abdullah alkan dedi ki...

hakkı abiyi hakkıyla yazmışsın hakikaten

bahadir dedi ki...

ee haklıya hakkını vermek, haksızın hakkından gelmek lazım dimi...