saat 19.00 sularıydı...sütü seven pikniğini tamamlamış mangalını çantasına koyuyordu...gece kararmış, hava serinlemişti...yola kadar yürüdü...orman ürküttü onu...üstüne montunu giydi elini uzattı...
20 saattir yoldaydı temel...coşkulu yalnızlık, sırt ağrısı canını sıkıyordu...az kaldı diyordu sürekli kendine...
derken yolda bekleyen birini gördü...huyu değildi yolcu almak...vakit geçer dedi ve durdu...
"hayrola birader nereye?"
"çorum kağızman'a gidiyorum"
"atla kardeş"
ilk beş dakika sessizlik hakimdi kamyona...çekingen bakışlarla inceledi kamyonu...ne bir aksesuar, nazarlık, anonim yazı hiçbirşey yoktu...rahatsız edici derece yalındı...ilk alındığı gün gibi...sormak istedi nedenini, soramadı...
temel ortamın sessizliğini bozmak istedi...annesigilin hazırladığı çantadan bir tane muz çıkardı...
"yer misin?"
muza baktı ve şehvetle;
"yanında bir de süt olsa dadından yenmez"...
kamyon yavaşladı...temelle sütü seven bir anda kendilerini çılgınlar gibi öpüşürken buldular...sonrada çayırda...
evlendiler...1 sene sonra güzel mi güzel kız çocuğu sahibi oldular...adınıda aşklarının hatırası olması adına "temmuz" koydular...
"aşkı arayan arkadaşlarıma ithaf edilmiştir"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Issız adamdan daha etkileyici bir yazı, gözlerim doldu, yanaklarım kızardı
aradığım aşkın tarifini beni güldürerek yapabilen bahadır bey, ruhumu okumuş, içime girmiş sanki.
Kağızman Post
estağfürullah...içine girmek rokaya mahsus...teveccüğünüz yinede...
çorum international
resim sahane olmus... barselonli picasso, dali ne varsa gelsin elini opsun, usta gorsun...
sizin gibi bir sanatseverden övgüler işitmek pek hoş cabeza...layık olmaya çalışıyorum...
Yorum Gönder